AnalizAsayişEkonomiGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaSiyaset

SAMİ ER’IN İŞİ ÇOK ZOR

20 küsür ay oldu Malatya’da yaşayanlar sorunlarının çözüm bulmasını bekliyor. 

Sabırla, itina ile, gün gün sayarak bir an önce   Yeni evlerine, eski sağlıklı ortamlarına kavuşma hayali içerisindeler. 

Fakat ortada henüz net bir proje, sağlam bir öneri, ana hatları belirginleşmiş “tamam işte bu” denilebilecek bir şablon yok! Malatya kültürünü, duygularını, içsel sesini yansıtacak bir hikaye oluşturulamadı bir türlü. 

Siyaset, yani asıl çözüm merci olarak görülen muhatap karteli işin makarasında. Sosyal medyada twit (X) üzerinden kendilerini amorti etmeyi… Biraz da rant mekanizmalarını ellerinden kaybetmemek, daha çok nasıl rantın yönünü kendimize doğru çevirebiliriz odaklı hareket ediliyor. Öyle olunca şehrin genetik ruhuna uygun kabul edilir bir formül bulunamadığı gerçek…

AK Partili vekilleri başta olmak üzere haftalardır süren ve akıldan kalıcı hiç bir yanı olmayan acayip acayip söylemler, şehrin yapılmasına dair öne sürülen altı boş iddialar, sürdürülen ucuz bürokrasi şimdilik tatmin edici değil. 

Tek tatmin edici olan şey: sosyal medyadan “istişare ilettik, ziyaret gerçekleştirdik, ağırladık” merkezli ziyaretler ve belki de bol bol kebap yemeler…

Son olarak “iki caminin” yan yana yapılması meselesinin bir yılan hikayesine dönüşmesinin kamuoyunca da tartışılırken; işin içinden çıkma çabaları söz konusu olduğunda derhal –sorumlu tek mimarla- aynı kareye girmek sonrasında başlayan tepkiler de değil…

Şehirde yaşayan insanların söylediklerine resmen kulaklarını tıkayan, zaman kazanmak üzere sunulan geçici maksatlı kelime oyunları, yerel siyasetin aslında pek işe yaramadığını gösteren bir çok ibare, Ankara’da kâğıt üzerinde her şeyin hazırlanıp karar verildiğine dair olan bu adımları da… 

Büyükşehir belediye başkanı Sami Er oldukça çetrefilli süreçle başa çıkabilecek fizibilitik tecrübeye sahip olup olmadığı da tartışılıyor artık. 

Seçim öncesi verdiği vaadlerle nerdeyse yüzde yüz çelişen Er’in Ankara’da dizayn etmeye çalıştığı ve güvendiği bazı siyasilerin politik desteklerinin ciddi biçimde altından kaydığını fark edince dışa vurmaya başladığı boşlukla, halkın bir an önce şehrin yapılması talepleri arasında sıkışıp kalmış. 

Deprem geçirmiş çevre illerin Malatya’yla kıyas edildiğinde genel kitleyi ilgilendiren hizmet oranlarının farkı da diğer yandan Er’in bu köşeye sıkışmışlık halini sembolize ediyor hiç kuşkusuz. 

Meşele’nin Selahattin Gürkan döneminde yaptığı hatayı sürdürmeyi bu kez göze alamamakta sürece dahil etmeliyiz. Her şeye rağmen ipin ucunu sıkı tutması da Sami Başkanın hareket kabiliyetini kısıtlandığı anlaşılmakta. 

Meşale Gürkan döneminde istediklerinin hiç birini alamadı, o yüzden savaş kartını açarak hesaplaşmaya çalıştı. Gürkan’la meşale kavgası elbette siyasi bir kavgaydı, haliyle siyasi tarafları da vardı. Siyasi taraflar açıktan değil el altından Gürkan’ı devirmeye çalışıyordu. Gürkan boyun etmedikçe şehirde kavganın rengi her gün sonrası koyulaştığı bir merhaleye taşındı. Bu sebeplen Meşale’nin beş yıl boyunca elde edemediklerini tamamlama makamı şüphesiz Sami Er’in koltuğuna dek uzandığını söylememize gerek var mı? 

Zaten bu yüzdendir ki bir Adıyaman’a göre, Hatay’a göre, Maraş’a göre işlerin kaplumbağa hızında yürümesinin nedeni halkın duygularının önemsenmemesi, mağdur insanların bağırıp çağırmasına gözlerini ve kulaklarını gelen tepkilere kapatıp, halen sanal bir insiyatif sunarak geçiştirmeye yönelik adımların atılıyor olmasını aynı lobinin büyük bir dikkatle hareket ediyor olmasına bağlamalıyız. 

Yani Sami Başkan’ın işi bu yüzden çok zor!

Bir yandan maddi kaynaklar üzerinden memnun etmeye “mecbur” olduğu çok güçlü bir lobi var. 

Öte yandan yıkılmış, tahrip olmuş bir şehrin nerdeyse % 80’nini yeniden inşa etmek gibi hikayeyi önümüzdeki beş yıla angaje etmesi gerekiyor. 

Bununla beraber rakip siyasiler, zamanla ortaya çıkacak muhalif konsensuslar, yazıp çizen medya, el altından sürekli vuracak bazı karşıt aktörler karşısında dik durabilecek sağlam argümanlar elde etmesi malumunuz… 

Kadrosunda sivri aykırı sesler yükeselecektir elbet. Zaman zaman önünü tıkayacak, belkide Er’i çalışamaz duruma getirecek içten darbeli dönemleri yaşaması elzem olacağı görülebilir. 

Hangi siyasiye yakın, kiminle suyu aynı arkta yürür-kiminle yürümez, yarın öbür gün kiminle anlaşmazlığa düşecek vb başlıklara henüz erken desek bile tüm bu reel tabloyla burun buruna gelmesi muhtemel değil mi? 

Yetmiyor

Bunun diğer başka en kısa cevabı da şu: Malatya siyasetinin halktan kopup savrulmuş uçlarını bir araya getirme de dengeleyeci pozisyonu yakalamak ve sağlam halatları bulunan bir köprü inşa etme vazifesini başarıyla yerine getirmek…

Bu görevin şehr’ül-Emir’i Sami Er’e düştüğünü de not etmeliyiz buraya. 

Şimdilik Sami Başkanın tüm bu yukarıda saymış olduklarımıza yakın bir imaj ortaya koyduğunu söylememiz mümkün değil. Şöyle daha net sözcüklerle açıklamak gerekirse; “benden bu kadar, ister beğenin ister beğenmeyin, böyle devam eder giderim ben” verilerine çok yakın bir forma tekabül ediyor. Velhasıl önümüzdeki beş yıl boyunca Sami başkanın davranış bilimine uygunlukta verdiği işaretlerin çoğunu görebiliyoruz böylece. 

Eğer aynı satıh üzerinde ilerleme kat edilirse, mevcut form üzerinden devam edilirse Sami Başkanın tıpkı mayıs ayı son haftasında gösterdiği “istifa etme” refleksi girişiminin ikinci dalgasına hazır olun derim. Birinci dalga istifa girişimi bazı bürokratlar ve siyasiler tarafından bastırılarak geriye çekildi. İkincisi gelirse “da artık senin de yeter, iki de bir küsüp ben oynamam mızmızlığını artık ne parti kaldırır ne Malatya ona göre” uyarısını alması kaçınılmaz olacaktır. 

En azından şimdilik her şey yolunda gittiğine dair kısa metraj bir film gösterime konulmuş, oynatılıyor ekranlarda. Geri plan ve perde arkasında “iletişimsizlik, projesizlik, icraatsızlık” gibi dev boyutlu konuların halı kenarı altına süpürülmüş halde hepsi bekliyor orada. Doğrusu işin burasını bilmek, anlatmak, dokunmak kimsenin işine geldiğini söylemek zor. Çünkü değişim, güçlü biçimde yenileme, başlayıp-bitirme projelerinden haberdar olmak istiyoruz. Herkesin temennisi kesinlikle bu minvalde. 

Sami Er’in söylediği her kelime, attığı her adım 1,5 milyonluk bir şehrin “beka sorunu.

Ya bu şehri söz verdikleri gibi yapacaklar ya da daha iyisini yapacaklar…

Başka bir alternatifi yok ne yazık. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu