AnalizGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaSiyaset

MALATYA’NIN YENİ ABLASI KİM OLMALI

Malatya siyaseti malum olduğu üzere yeniden dizayn ediliyor. Yaklaşık 15 yıl boyunca bir “abi” ve “abla” tarafından yoğun şekilde etkisi görülen siyasi formasyon yeni bir şekle, yeni yüzlere, hatta yeni bir mantığa ihtiyaç duydu. 

Maalesef Malatya’da tekelleşen ve hep aynı isimler arasında servis edilen siyasi tarz bireylerin taleplerinden oldukça uzaklaştığı vasfı yeterince güçlü olduğu için toplumla siyasiler arasına derin uçurumlar girmişti!

Son yerel seçimden sonra görünen bariz tabloyu bu minvalde analiz etmeye çalışacağım. 

Malatya’da bugünkü sorunları ve genel olarak halkımızın beklentileri kısır bir döngü arasında sıkışıp kalmışlığını…

En sakin, yaşanılır kent” maceramızdan yola çıktığımız fakat “başka bir noktaya nasıl savrulduk?” sorusunu sorduğumuzda, görmezden geldiğimiz gerçekler karşısında sustuğumuz bilgileri sarfetmediğimize…

Siyasilerin bir türlü barışmayan yıldızı, arkası kesilmeyen zımni tartışmalar içinde bulunduğumuza kadar…

Coğrafyanın ezeli problemleri bu kadarla bitseydi keşke. 

Yöneticilerle halk arasında bir türlü kurulamayan –sosyal köprü– kriteri bence en büyük sorumuz. 

Ve yıllardır Malatya’nın adeta denklemi sayılan Öznur Çalık ismi güçlü ve baskın bir karakterdi. Haliyle Malatya’daki “Abla” kavramının içini dolduran, siyaset sahnesinde ezeli olma ihtimaline rağmen gücünün en zirvesinde siyaset sahnesinin dışına itildi. Son Büyükşehir belediye başkanı olma çabaları genel merkez tarafından kabul görmemiş yada bilinçli bir güç tarafından ekarte edilmişti. 

Bununla birlikte “abi” referanslı Bülent Tüfekçi’den de bu saatten sonra bir artı değer beklemek tekkeden süt çıkmasına inanmak kadar absürt bir şey olsa gerek. 

Yine şehrin belediyecilik laboratuvarından gelme Selahattin Gürkan ismi de hakeza siyaset dışına itilip pasifize edilenler listesinde yerini aldı. En son meşale grubu yeni başkan Sami Er üzerinden Gürkan’a en büyük darbeyi indirmeye çalıştı, pek başarılı olamasa da kısmen iyi bir algı ortaya koydukları aşikar. Yanlış yada doğru borç mevzusu Gürkan aleyhine uzun süre konuşuldu. 

Veli Ağbaba’nın muhalif bir partinin envanterinde yer alması, ihsan Koca’nın Malatya şehri ile herhangi bir gönül bağı-irtibat-milletvekillisel alaka kurmaması, Mehmet Fendoğlu faktörünün Ak Parti gücü altında eriyip kaybolması hepsi Malatya siyasetinin genel anlamda özet bir tercümesi sayılabilir. 

Geriye kalıyor iki isim: 

İnanç Sıraç Kara Ölmeztoprak ve Abdurahman Babacan. 

Abdurahman Babacan’ı bir sonraki yazımda detaylı şekilde analizini yapacağım. 

Bu yazımda eski hadiseleri tümden unutarak yepyeni bir pencereden bakmamız gerektiğine vurgu yapacağım daha çok. 

Şehrimiz Malatya’da oluşagelen siyasi boşluğu kimin doldurabileceğine, tablonun tekrardan nasıl reaktife edilebileceğine, temel yanlışların-şehrin hakları-değerleri-deprem ve sivil toplumlar-insan hakları ve özgürlük gibi alanlarda hangi isim tüm bu saymış olduğum başlıklara “yakınlıkta” onu detaylandırmaya çalışacağım sizlere. 

Özne: İnanç Sıraç hanım olması kabulüyle…

Bence İnanç hanım Malatya’da en çok umut vaat eden bir isim. Şehrin siyasilerini sıkı bir elekten geçirdiğimizde kasnakta kalan tek milletvekilimiz. “Babacan’da var” diyeceksiniz ama önümüzdeki yazımda “hayır değil” noktasında tespitlerime katılmanız muhtemel görüyorum.  

Lakin İnanç Sıraç henüz çok yeni, sahayı ve siyaseti tanımaya çalışıyor. Zira siyasi tartışmalara yabancı, bir o yanıyla ürkek, diğer bir yanıyla da –istisnalar hariç- Malatya siyasi derinliğine yakın tarzda olma gayretinde. Biraz zaman ve şans tanımalıyız belkide. Bir buçuk yıldan beri kendisini dikkatle izliyorum. Sosyal medyadan, esnaf ziyaretlerinden, toplumla olan diyalog şekli ve ortaya koyduğu tavır şimdilik çok değerli. 

Ayırıca yaşı itibariyle genç olması, hukukçu kimliği, belediyede görev yapmış bulunması gibi etkenler İnanç Sıraç hanımı Malatya siyaset sahnesinde öne çıkarıyor. En önemlisi de herhangi bir gruba dahil değil veya –yönlendirici– diyebileceğimiz sistematik bir gücün tekkeli altında hareket etmiyor olmasıdır. 

Dolayısıyla Malatya şehrinin sanayi, teknoloji ve sermaye yoksunluğundan ibaret reaksiyonuna en uygun isim şimdilik Sıraç hanımı işaretlememiz mümkün. 

Eksiklikleri var mı, elbette var… Fakat farklı bir bakış açısı ortaya koymalıyız bu döngüsel süreçte. Onarılmayı bekleyen şehrin önünü açacak isimlere tek tek başvurduğumuzda elde kalanı, sahiplik ilkesine en yakın refleks ortaya koyanı, tersine dönmüş bu devranı düzenleyecek-iyileştirecek en muhtelife tabiki sahip çıkacağız, tabiki kamuoyu nezdinde itibarını korumaya yönelik adımlarımız olmalı. Aynı şekil STK’larımızın, halkımızın, bazı alt kadro siyasilerinde şimdilik şehrin önünü net verilerle açacak isim Sıraç hanıma tevazu ile yaklaşmaları bu saatten sonra fazlasıyla mühimdir. 

Bugüne kadar yazmış olduğum yüzlerce yazıda hep şunu savundum, “doğruya doğru, yanlışa Yalnış” diyebildik çok şükür. Bu uğurda önümüze türlü engeller konuldu mu konuldu zaman zaman. Fakat savunduğumuz şeyin doğruluğu karşısında hiç bir vakit geri adım atmadık. Bugün de inanç hanım Malatya’da halkımıza, beklentilerimize, duygularımıza en yakın kişidir demeyi kabul ediyor ve iddia ediyoruz. Sonuna kadar bu tezimin arkasında duracağımı belirtirim. En azından eldeki mevcutlar içerisinde en iyisi, en doğal, düzgün ve düz, sağlam bir çizgide yer aldığına kanaatimiz hasıl. Genel itibariyle “eleştiri” kültürü üzerine yoğunlaştığım yazılarımda İnanç hanıma belki yeni bir sayfa açarak, Malatya şehrine “layık mı değil mi?” noktasında bir şans koymalıyız önüne. 

Çünkü iktidar partisine ait yerel diğer aktörlerin; böylelikle iktidarın icraat ve politikalarına ne kadar ters istikamette bir yol benimsediklerini görüyoruz. Bunun için eleştiriyoruzda… 

Herhangi birinin kendi bilgisi, görgüsü, tecrübesi dışına çıkarak sadece halkımızın gereksinimleri harici tek icraatları kendi ekonomileri, kendi siyasi ikballeri, kendilerine ait diplomatik avantajlar üretmek dışında ne yapmışlar diye sorarım sizlere…

İşte İnanç Sıraç hanımı bu kategorinin dışında kaldığını gösteren ibarelerde, siyasetin işleyiş eksisi gibi mekanizmanın parçası olduğunu kabul eden değişimin –anahtarı– olarak görmeliyiz. 

Doğu vilayetleri arasında şanlı bir geçmişe sahip, medeniyet mirasının yurdu, Battalgazi’inin otağı Malatya’mızda artık herhangi bir üstünlük karşısında net tavrımızı bu olmalıdır bilakis. Yarınlarımız, şehrin geleceği, siyasetin benimsediği güzergahta umutsuzca cevaplar aramamak yerine, varsayımlarla zamanımızı heba etmemek uğruna, hikayemizin merkezinde bulunan yöneticilerin farklılıklarını ölçütlendirmek temelinde bu meseleye yıllardır kafa yormuş biri olarak; inanç hanımın Malatya’nın yeni ablası olmaması önünde hiç bir engel göremiyoruz. 

Geçmiş dönemlerde Öznur hanım Malatya’da yıllardır “abla” pozisyonunu özveriyle korudu. Veya korumayı başardı. Siyaseti dizayn etmekte ne kadar mahir olduğunu kanıtlayan bir çok örnek çıkıyor karşımıza. Örnek il başkanı Namık Gören halen Öznur hanımın bir eseri. İl kadın kolları başkanı Esin Tanrıverdi hanım yine hakeza öyle. Bir çok isim daha sayabiliriz. Fakat gerçek olan Öznur hanımın emek verdikleri, siyasete yerleştirdiği yada yetiştirdikleri Öznur hanımın yolundan yürümediklerini gözlemlememiş olmamızdır. 

Hatta ihsan Koca Başkanın son milletvekili olma önündeki çalı, çırpı, taşları, dikenleri ayıklayan yine Öznur Çalık’ın ta kendisidir. Karşılık vefasızlığını burada yazmaya gerek var mı? 

Bülent abi Malatya siyasetine ne yazık hiç bir terminoloji ekleyemediği gibi isim de eklemedi. Bakan olduğu dönemde dahi Malatya’da varlığını tamamlayacak bir figür bulunmuyordu arkasında. 

Eskilerle yeniler arasında bir seçim yapmalıyız artık. Her şeyin nasıl bir “son kullanma tarihi” varsa siyasi rotarasyonların, siyasi aktörlerin de bir sonu vardır. Eskileri tabiki vefayla anacağız ama önümüzü görmek üzere yenilerin stratejilerini de eğilim göstermeliyiz. Böylesine hassas bir konuda zihinleri harekete geçirecek cesaretli ve de konunun bütün unsurlarıyla tartışılmasını sağlayacak, ustalığına inanacağımız, temel değerlerimizi masaya yatırmaktan hiç çekinmeyecek biri varsa da onu gözardı etmemek…

İnanç Sıraç Kara Ölmeztoprak hanımefendi; isminin çok uzun olması haricinde diğer özellikleriyle, bu konuda geniş bir sağlamayı hakkediyor. 

Bir yandan eleştirilerle yüzleşme cesaretini sergileyeceğini de öngörüyüz. Öte yandan ufuk açısı ile bakış açısı arasına sıkışıp kalmış Malatya şehrinin geleceğini ilgilendiren sorunların giderilmesi, şayet eksiklikler var ise de tamamlamak üzerine büyük bir mesafe alması konusunda hazır olduğunu da… savunuyor ve kabul ediyoruz. 

Okuyucularının bildiği gibi özellikle Kilit Tv’deki köşem benzeri örnekleriyle doludur. Maksat Malatya’mıza bir abla icat etmek değil niyetim… Sosyal birikimi, kültürsel fikir, insan hayatı kapasitesi başta olmak üzere Malatya şehrinin bütün problemlerinin çözümü için cesur öneriler sunacak bir isim üzerine kilitlenmek. Öneriler sunarken de aynı zamanda şehrin hikayesine en yakın olanı tespit etmek, ve eş zamanlı olarak derinlikle dolu sarsıcı bir tartışmayı da  bilerek belkide davetiye çıkarmaktır. 

Keşke bu coğrafyada seçtikelerimizin hepsi asıl görevselliklerinin farkında olsalardı. Günün özetini haksızlık ve eksiklikler üzerine bitirmeseydik. En başta Malatya’nın son hali ortadayken keşke siyasileri tek tek sayarken hepsini aynı özveriyle ansaydık. Maalesef bazı siyasilerimiz, bazı isimler, bazı yöneticilerimiz rantın sarhoşluğunda geleceğini kirletmekten öteye gidemediler. 

İnanç hanım halen temiz, halen şansı var. Özellikle son mevcut ekip arasında yaşanan gerilimler, rantçı zihniyetin yarattığı travmalardan,  birbirine karşı kumpas niteliğinde hamlelerden uzak durmaya çalışıyor. Sicilini yap-boz tahtasına dönüştürmek konusunda hassas davranıyor. Ve kelimenin tam anlamıyla sadece “geleneğe” odaklanarak kendisini adeta ideolojik bir tahkimata kendini adanmış kılmadan sıradan bir kadın, bir insan, bir Malatya kızı olarak; sorumluluklarıyla birlikte yeni bir “abla” olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu