AnalizKöşe YazılarıMalatyaManşet

Malatya siyasilerini kim seçiyor 

Hazır vali değişikliği de yaşanmışken, yeni-eski Valiler arasındaki flu renkler, dokunuşlar, Malatya siyasetinin her gün formatlandığı; isim ve salvo değişikliğinin zaplandığı süreci bizde güncellemek üzere yeni bir başlık açtık. 

Meğer vilayetin karşısındaki dar sokakta bulunan çay ocaklarının birinde yaşı 60 civarında bir amca sesi çıktığı kadar, bağırarak ‘yav bu siyasileri kim seçiyor?’ sorusunu sorduktan sonra biraz daha sesi tökezlenmiş, sakin, savsaklamış ruh hali ile birazda amaçsızca ortaya sorduğu soru üzerine pişman olmuş yüz ifadesiyle ‘doğru doğru biz seçiyoruz’ deyip susması ve çayından yarım bardağı bir anda höpürdeterek ağzına doldurmasının beni cezbetme sonrasında kendime yeni bir başlık bulmuştum bile. 

Sahiden Malatya siyasilerini kim seçiyordu? Sorarım! Deminki 60’lı yaşlardaki amcanın dediği gibi biz mi (seçmen) yoksa parti teşkilatların arka kapılarında parası ve biraz çevresi olanın bastırıp elde ettiği başka konsensuslar tarafından mı? Biz seçiyorsak diyecek sözümüz olmamalı, yok pişirilip önümüze konuluyor ve icabıyla dayatılıyorsa durum farklı o zaman. Asıl, bize sadece belirleme yetkisi vermeleri haricinde hangi mutfakta hazırlandıklarına da bakmalıyız. 

Yavaş iç amca, çaya % 43 nokta bilmem kaç zam geldi’ uyarısı günün öğlen sonrası saatlerinde, bir kaç kişinin çay içtiği yan masadan yükseliverdi. Böylece bizim tarafa sıçramış zamlı çay fiyatlarının 2.5 liradan 5 lira olur mu tartışmasının (grupsal) yaşandığı şehrin daha çok işçi kesimin uğrak bir yerinde tam on yazılık malzeme elde etmiştim. (fetö’cü mü ne bunlar?) oysa radyoyu kitap fuarına taşımış Sinan Cavlak-Mahir Temur programına katılacaktım. Baktım gündem çayocağında dönüyor erteledim kendimce. 

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Büyükşehir belediyesi başkanı Selahattin Gürkan’ın yeni ve operasyonel projesi Yeni cami görünümünü cadde yönünden kapatacak otobüs duraklarına çelik konstrüksiyon malzeme ağırlıklı yaptırdığı dev bekleme şeyi bir müddet oradaki grubun eleştiri sentezinden geçti. Bir ara kalkıp gidip yıkacaklarını zannettim. Hele biri vardıki ‘insan eski otobüs durağı ile idare eder ama ekmeksiz idare edemez’ deyince içimden bu slogan gayet başarılı demiştim. İşe yarar. Kaliteli gördüğüm sloganın devamı ‘bize ekmek lazım, ekmek şişkin durak değil’ olmuştu. 

Konu, ister istemez döndü dolaştı seçimlerde alınacak tavırlara geldi. Tabi, 3’cü çayımın eşliğinde dinliyorum anlatılanları. 12 Eylül sonrasında askeri rejimin, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesinin önünü açan Rogers Planı’na onay vermesiyle karşılaştırmalar yapılmasında başlayarak, Özal ve günümüz siyasetiyle birleştirmesi hayranlığında, deli gibi yapılan zamlar ile mevcut Malatya siyasileri üçgeninde kesişen -temel konu- ve başlıklar, uluslararası itibarımızın yerlerde olduğunu söyleyen 30’lu yaşlarda bir genç…  ‘Aynı isimler seçilirse Ak partiye oy’moy vermem’ diyen tahminen Baskil şivesiyle konuşan başka bir arkadaş ve dördüncü çayımı sipariş etmemin mutluluğu. 

Bir ara Öznur Çalık’ın Büyükşehir belediyesi başkanlığına hazırlandığı tezini ortaya atan deminki Baskil şiveli arkadaşa karşılık verilmesi gecikmedi. ‘Anlaştılar Bülent Tüfekçi oturacak, dinime imanıma o olacak!’ Tüfekçi ilişkileri düzeltebilmek adına karşılık beklemeden mevcut dejenere olmuş ilişkileri düzenleyeceği, Tüfekçi’nin Büyükşehirin başına geçişin yeşil ışığı olarak ancak bu Ak parti jestinin daha sonra karşılık bulup bulmaması uzun süre tartışıldı. Gürkan’ın peki ne olacağı araya sıkıştırılan sorusu boyunca zorluklarla mücadelede geciktiği, bir çok tavizler verildiği öne sürüldü. Bu da Malatya’yı 2’ci kez yönetmeye elverişli olmadığının diplomatik gaf boyutunda ayrı bir çıkışı yapıldığına dair algıyı güçlendiriyordu. 

Bugünkü siyasi durumla kurulan paralellik ise “40 yıl önceki Malatyayı özlendiğiyle karşılaştığım tablo, Özal’dan sonra Malatyanın siyasette dikiş tutturamadığını betimleyen bugünün siyasilerinin yetersizliği ” anlamına gelen bir çok popülist söylem çay bardaklarının bulunduğu sehpa üzerine döşendi. 

Doğrusu, senelerdir net bir duruş ortaya koyamamış siyasi misyonla alakalı görünen verilerin talepleriyle boğuşan halkımızın bu defa elinde koz olan taraf olduğunu tespit etmek gerekiyor. 

Belkide Malatya’nın en büyük anketinin bir kaç sıradan vatandaş tarafından yapıldığı endişelerine karşı hassas olmasını beklemek elbette hakkı. Burada şehrin değil siyasilerin elde edebileceği kazançlar daha çok göze battığını hatırlatmak isterim. Öte yandan bugün Malatya’yı/Malatyalı’yı asıl rahatsız eden mevcut siyasilerin konuyla ilgili gevşek tutumu değil, bundan sonraki süreçte şayet seçilseler dahi aynı şekilde davranacakları üzerine kurulan ilişki olduğunu da biliyoruz. Sonuçta Malatya’ya a’dan z’ye aynı isimleri getirseniz bile, meselenin özünde sanki bir başı boşluk olduğundan azalma olmayacaktır. 

Onun için olası yeni döneme ilişkin itiraz mahiyetinde daha temkinli ses tonunda, yeni vekil olmak isteyen üç isim; Ramazan Özcan, Haşim Karadağ ve Cem Parlak isimleri bir anda geleceğe yönelik umutları depreştirmek adına masaya getirildi ise de birbirine anlamsızca dönen yüzlerden anladımki kimse pek tanımıyor. 

Ramazan Özcan’nın borsa başkanı görevinde elde ettiği siyasi birikimi bilmiyoruz, Haşim Karadağ’ın Malatya sporlu geçmişinde kalma prestij oranı net değil. Cem Parlak’ın da İYİP’nin Malatya’nın en sağlam ayağı gibi görüldüğünün toplumdaki yerleri tartışılır. Lakin Parlak’ın iyi bir medya yapılanmasına hazırlık yaptığını dip not olarak vermek isterim. Dar bir pencereden seslenmenin çok faydası olacağını zannetmediğim gibi…

Zira yeni vekil olmak isteyenler ile mevcutlar  bu meselede ayak sürümesi, Malatya bürokrasisinden çok vatandaşı rahatsız edecektir. Aynı temkinli ses, bir isim daha verdi. Gürültülü ortamdan anlayamadan geçti gitti. Kim? Dediğim esnada Ekrem Dağ adı damdan düşer gibi düştü önümüze. ‘Ak Parti İl başkanlığına hazırlanıyor’ dedi birisi. ‘İhsan koca?’ Bir el hareketiyle ‘oyun dışına itilecek’ cevabını verdi aynı adam. Yeni Malatyaspor ile Battal Kanbay mevzuları tartışıldığı esnada ezan (ikindi) okunmaya başladı. Doğal bir içgüdü sonrası sesler bastırılmış halde kısıklaştı. Oturan grup bir çeki düzen verdi kendilerine. Zamlardan ne hale geldiklerini, artık köşeye sıkıştıklarını, kendi evine dahi mahcup halde döndüklerini ama geri tarafta tuzu kuru siyasilerin asla halkı görmediğine cüret eden söylemler daha sakin bir üslupla sıralanıyordu. Siyasilere ders verme fırsatını kaçırmak istemeyen daha mutedil ortam ezandan ötürü gevşemeye başlamıştı. Bu durumda, yeni veya erken bir seçimde aynı siyasilere destek verenler de kendileri olduğuna göre, vatandaşın eline güçlü bir koz geçirdiğini, bu kez istedikleri almadan geri adım atmaması gerektiğini savunanın sözü ezanla birlikte bitti. Yani Malatya’da bir çayıcağında bir kaç sıradan vatandaşın söylediği gibi bu kez bizi bilecek/anlayacak, taleplerimize aniden cevap verecek siyasileri seçme hakkımızdan geri adım atmayacağına, ne olursa olsun dik duracaklarına dair iddialı ve de okkalı konuşan kişiye rağmen ben ise içimden ‘sen öyle zannet’ diye tekrarlıyordum. 

Bir ara bunca birikim ve hayat tecrübesine sahip şehrimin insanlarının konuştuklarının aslında kapalı kapılar ardında yapılması gereken müzakereler niteliğinde olup, kamuoyu önüne taşınması zaman zaman böyle fazla heyecanlı yaklaşımların ön plana çıkmasına sebep olabiliyormuş. Deminki vekil adaylarını veren genç Yeniden Refah partisi il başkanı için Malatya’nın alamet-i farikası siyaset müessesesi için sanki devreye girip, ‘iyi bir siyasetçimiz var yeterince yürekli olunur ve sahip çıkılırsa her şeyin değişime mümkün olduğu’ tezini, bağıra çağıra yine tartışılmaya başlandığı esnada Ak partililer bırakmaz diye kenarda en az benim kadar konuşmayan biri tekrarlayıp duruyordu. Ak partililer bırakmaz… Bırakmaz. 

Bırakmaz’dan kastı ne olduğunu soramadım. Farklı bir teklifle report mu edilir, önüne barikat mı kurulur, yanlış bir yöne mi sevk edilir şimdilik bir bilinmezlik denklemi. 

Saatime bakıyorum. Kalkmam gerekiyor. Aylardan sonra köy minibüsü ile geldiğim Malatya’da biliyorumki tartışmanın devamı minibüste. Ama Malatya siyasetinin böylesine ameliyat masasına yatırıldığı ortamı da terk etmeye gönlüm el vermiyor. ‘Tıpkı bir zamanlar tüm şehir söz birliği yapmışçasına nasıl Ak partiye oy veriyorduksa hadi bu kez de Bilal yıldırım’a yüklenelim, ne dersiniz’ sesiyle birlikte yumrukta inmişti masaya. Çay bardakları küçük bir deprem geçirdi. ‘Hadi en başa dönelim, Bence yıllardan sonra ilk kez temiz bir siyasetçi bu şehre hediye gibi geldi. Ak partiye yıllardır oy verdik, sonuç bir çayın hesabından öteye gidemiyoruz. Zaten Ak Partide rahmetli Erbakan’ın partisinden çıkma değil mi ne fark eder, Bilal Yıldırım’a çalışalım bu kez’ diye daha sonra Akçadağ’lı ve minibüs şoförü olduğunu öğrendiğim adı İsmail olan 45 yaşlarındaki kişi bir daha yumruğunu masaya koydu. Bir deprem daha. 

Vilayetin karşısında aradaki çay ocaklarının birinde; konuşulanlara bakılırsa şehrin gerçek gündeminde farklı fantezilere yer yokmuş. En azından masadaki 6 kişinin onay verdiği Bilal yıldırım isminde mutabık kalınırken, her kişi ülkenin ve şehrin tüm taleplerini siyasilerin eliyle  biçimlendiğini kabul eden formasyonlarında Yeniden Refah partisi il başkanı, il başkanlığı üstünde görüldüğüne dair farklı bir ambiansın şehre hakim olduğunu da öğrenmiş oldum.

Aziz Malatya halkının meşru bazı taleplerde bulunması elbette olası ama buradan mevcut yönetici ile siyasilerin tutum ve pozisyonu ciddi şekilde tartışıldığı ortada. Yeni vekil adaylarının ise toplumdan kopuk, misyonlarını belirsizliği, tanınmadıkları politikasına ayar vermek söz konusu olamaz. Çalık ve Tüfekçi harici diğer Ak Partili vekillere hiç değinilmemesi toplum tarafından tamamen üzerlerinin çizildiğinin mevzubahisle, lafının edilmesine dahi gerek duyulmuyor. 2019 Mart seçimleri sonrasında uygulamaya konan yeni yönetmelik, rant çılgınlığı bile bu anlamda istenen sonucu getirememişken, artık Malatya’nın kompentan bir sinir projesini kaldıracak gücü kalmadığını anlıyoruz. Kayısı konusunda huzursuzluk boyutu her gün artmakta. Sokaktakiler böyle diyor. Gerçi sokaktakileri dinleyen kim, değil mi? Bu yazıyı uzun tutmamın sebebi, sokağın dilinde gizli ama etkili mesajları verme/verebilme çabasını gitmemle alakalı. 

Eski seçim ve siyasileri bilmem ama bildiğim halihazırdaki siyasilerle, Ak partiyi zor bir süreç bekliyor. Özelikle son bir yılda bozulan ekonomiden dolayı sokak hayli öfkeli, onun İçin vatandaşı bu duruma ikna edememişken; bu pazarlığın daha özenli sürdürülmesinde fayda var.

Muhtemelen şehrin yöneticileri tarz ve tutum değişikliğine gitmeyecekler, ceketimizi assak yine kazanırız mendalitesi işe yaramayacağı anti senkronize bir durum var ortada. Belki bu söylediklerim pek işlerine gelmez ama sokaktaki vatandaşın istekleri ile siyasilerin dile getirdikleri çok farklı birbirinden uzak kalıplar. 

İnsanlarımız önemli, insanlarımız değerlidir. İnsanlarımız sonunda yapılacak seçimden önce istiyorlarki siyasilerle sorunlarını seçimlere girmeden tartışmak, sonuca bağlamak gayesinde. Şuanki içinde bulundukları süreç zorlu bir safhaya gelmiş dayanmış, istiyorlarki kendi hanesine kazanç yazdırabileceği birçok fırsatı olsun. Nitekim Gürkan, Çalık, Fendoğlu, Tüfekçi’nin yeni bir usül, büyük bir özveri ve samimiyet ortaya koysun istiyorlar. Yapay bir seçim vaadi değil, kazanmak için göz boyatacak editörlerce hazırlanmış bir metin okumalarını değil, anlaşılmak istiyorlar. Konuşmak, kararı beraber vermek istiyorlar. Şimdilik farklı partiden de olsa Bilal Yıldırım’da umut bağlanılan siyasetçiler listesinde. Daha doğrusu ilk 5 arasında. Bu genişletilmiş diyalog konusunda kapıyı seçim günü hedef alınarak kapatılmasını istemiyorlar. Vatandaş aynen böyle diyor. Siyasiler bakalım ne diyecekler.  

Açıkçası iyi bir gözlemci ve dinleyici olarak bizde sıradan bir çayocağı’nda birbirini tanımayan insanlarımızın sağduyuyla varmış oldukları sonucu da önemsemek, şehrin çıkarları sebebiyle böyle kendi doğal işleyişinde bir mobilizasyon varken ve tüm göstergeler mevcut siyasileri dışlamak yerine yine de bir şans tanımayı işaret ediyorken, bende siyasilerin bundan sonraki süreçte ajandalarında daha profesyonel, hassas ve insanlarımızın fikirlerini göz önünde bulundurmalarını bekliyorum. Bu Malatya’nın geleceğinde olumlu bir sinyal olarak görebiliriz. 

Kardeşim gibi sevdiğim Muhsin’den (Öz) Doğanyol Koop’tan son (5) arabasına bir yer ayırttım, zor yetiştiğim minibüsle Kubbe dağına tırmanırken arkalardan bir iki soru alıyorum. Ufaktan siyaset pişiriliyorken aklımdan geçen şu: keşke her siyasetçi tebdil-i kıyafetle bir çay ocağına otursa yada bir köy minibüsü ile yolculuk yapsa. Çünkü halkın filtresiz en doğal fikir, görüş ve talepleri, siyasetçileri net yorumlaması orada!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu