GündemKöşe YazılarıManşet

Hayrola Baştürk 

Akif Baştürk’ün kuyumcular çarşısı açılış töreninde protokol ile birlikte kurdela kesmek için sıraya girdikleri gün bende oradaydım. Görüştüğüm yerel aydınlar bir şehirde protokol hiyerarşik sıralamaya uygun olmadığı iddiasını sonradan bazı medya kaynaklarınca teyit edilircesine servis edilen görselleri inceleyince fark ettim. 

TSO seçimine giren birinin, kendini tutamayıp “bu şehirde artık bende varım” moduna balıklama dalması bence telafisi pekte mümkün olmayacak bir girizgah oldu. 

Malatya’da sermayenin başına geçmeye hazır ve nazır aday -Akif Baştürk– kendi delegeleri tarafından iyi bir reklama tabi tutulduğu ve rakibi Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’na karşı şartlarını zorladığı halde, bu şehirde hala kamuoyu tarafından cevaplanmayı bekleyen ciddi bir kaç soruya cevap verebilecek mi, en azından kurdela kesme sırasındaki kadar aynı isteği sergilemesi elzem olmuştur. 

Daha da önemlisi şu: Baştürk nerdeyse iktidarın gücünün en üst seviyede arkasına almasına karşın Sadıkoğlu’nu net verilerle “devirememe” paradoksuna kapılıp gittiği şu günlerde tutup bir de eliyle Sadıkoğlu’nun reklamını yapması gayet ironik bir tabloya dönüştü. Muhtemelen Sadıkoğlu’na 200 bin TL civarı karşılığında reklam yapmasını tabiki bilboardlara borçluyuz. Bilboard mağduriyetizmin Sadıkoğlu’na iyi bir prim kazandırdığı, üstelik aynı reklama Malatya Büyükşehir belediyesinin müdahil pozisyonu Sadıkoğlu’nun ekmeğine bir de tutup yağ sürdüğü anlamını rahatlıkla çıkartabiliriz. 

Bilboard meselesi şehrin siyasetine el koymaya geliyorum diyen Reşat Erdoğan’nın da sanırım bir bilboard krizi yaşanmışlığı vardı. Büyükşehir’in ne alıp vermediği var şu bilboardlarla? Aynı bilboard krizinde yine Büyükşehir başrolde idi. Sonra Erdoğan’da “bakın bunlar sokaklara bayrak asmamışlar” şeklinde ambiansı çok düşük bir karşılık vermeye kalkıştı ama “hadi bayraksız bir sokak göster bize” hamlesi hedeften seken kurşun etkisine dönüştü sonradan. 

Reşat Erdoğan demişken; aklıma geldi bir anda, hakikaten ne oldu Erdoğan’a, iki program çıktı konuştu ardından kayboldu gitti. Dizlerinden aşağı sıktığı Nadir Günata ise il emniyet Müdürünü ziyaret ederken ortaya çıktı. Merak ettiğimiz konuşmaya kaldığı yerden mi yoksa kalmadığı şehirden mi devam edecek, pek belli değil, bakacağız. Bence hiç konuşmayacak artık, tamamda ne konuşacak, ne diyecek? Yine ajanda meselesi mi?

Evet önemli. Malatya’da bir şeyleri derinlemesine analiz etmek, gerek haber sitemiz üzerinden bize inanan güvenen insanları bilgilendirmek… Gerek geçen yüzyılın başlarına bugüne kadar, bırakın siyasi hayatta yönetici olarak yer almayı, siyaset sürecinin tüm mecralarında bunca siyasi parti, cemaat isimleri, farklı denge güçlerinin restleşmesinde en kriminal çarpışmaların yaşandığı halde bugünü ve geçen her zaman dilimini çok geniş şekilde ele almalıyız. 

Öncelikle Baştürk’ün adaylığının rutin enerjisinin dışında, bileşkesinin bir değil hemde iki cemaatten aldığına dair ciddi kamuoyu iddialarının aydınlatılması ‘‘Bir ilin sermaye ve sermayederlerinin nereye kime hizmet ettiği, köklerinin nerelere dayandığı noktasında şeffaf olunması hususu”  bilakis bu şehrin genel kodları açısından önemli bir veri değildirde nedir yani ?

Hayrola Baştürk, durup dururken bu insanlar iftira mı atıyor şahsınıza? Geçmişiniz dehlizlerinde neden bazı cemaat izlerinde takılıp kalınıyor? 

Endişenin dik alası…

Malatya Ak Parti komple arkanızda, Büyükşehir belediyesi arkanızda, Öznur Çalık Bülent-Tüfekçi arkanızda, bir çok önemli sanayiciyide almışsınız etrafınıza, iyi bir reytingde elde edilmiş, para’da zaten sıkıntı no problem, hal böyleyken üstelik Sadıkoğlu’na karşı ürkek bir tavır takınmanın, –yenilirsem– havasında meteoroloji raporlarında yer almayan kara bulutlara şemsiyesiz çıkmanın altında nasıl bir farmolojik hikaye yatıyor? Hayrola Baştürk, yolunda gitmeyen bir şeyler mi var, ne eksik?

Ben iki önceki cuma gününde çarşıda tesadüfen rastlaştığım kuyumcu çarşısı yenilenme açılışında bulunurken, kurdela kesiminde ön plana çıkma rezerviniz ile bu seçimi kazansanız dahi, dört yılın sonlarına doğru geçen sürede yine kafamdaki aynı soru işaretlerini taşımamak üzere bu parantezi bizleri aydınlatmayana dek açık tutacağımızı deklare ederim. 

Sorular varsa cevaplarda olsun. Ama nitelikli ve değerli, şüphelerden arındıracak cevaplar. 

Malatya bazı gerçeklerle geç tanıştı, tarihçesinden süre gelen hala aşamadığımız birçok sorunlarının da bulunduğu çok açık. Nasıl bir kabul gördü nelerle karşılaştı iyice netleşmiş değil. Türkiye siyasetindeki yeri hala tartışılıyor. MTSO seçimleri de bu kategoride değerlendirildiğinde daha düne kadar kimsenin aklına gelmeyen seçimleri bugün anlam kazanmasında hangi roller etkili olduğunu herkes bilsin? Akif Baştürk isminden doğan farklı bir heyecan metaforu mu, yoksa Sadıkoğlu’nun kıyasıya karşıt koyma felsefesinden kaynaklı trend yükselişi mi? Hangisi ise de biz Malatya kamuoyu tam olarak bunu öğrenmek istiyoruz. Öğrenirkende iyi niyet ve samimiyetinizi test etmek var bilinç altımızda. 

Neredeyse son yüzyıldan beri şehrin aydınları, zenginleri, iş adamları, sanayicileri, yazarları, entelektüel ve mürekkep yalamışlarının MTSO seçimlerini ilk kez böylesine hassas bir bakış açısıyla izlediklerini, Malatya gibi bir şehirde artık TSO’nun da en az belediye başkanlığı kadar ehemmiyet kazandığının ortaya çıkması elbette bu şehrin bir artı değeri.

Şu sıralarda da, Malatya’daki medya bu çerçeve üzerinde duruyor. Ekibimizle birlikte bizde duruyoruz. Net olsun her şey, şeffaf olsun, ayrıntısız ve adil olsun istiyoruz. Başka ne isteyebiliriz ki? Kilit tv olarak saha araştırmalarımız, çok düşük ıskalama payı bulunan analizlerimiz, şehrin ortak değerlerini koruma refleksli iç güdülerimiz, planlama ile ortaya koyduğumuz tezlerimiz ile bağımsız ve hür bir medya, çok renkli ve adalet ağırlıklı tavrımızla bunları sormaya/sorgulamaya hakkımız var değil mi? Her ne kadar direk doğru’ya yoğunlaştığımızda karşıt taraflar “kaç para aldınız” şeklinde bizi pasifize etme girişimleri en ucuz sabote etme biçimi olsa da biz bunlara ancak gülüp geçeriz. Çünkü rotamızın ne olduğunu biliyoruz biz. Herkes doğruları içine sindirmeyi öğrenmeli. 

Son olarak Başkan Selahattin Gürkan nerde acaba, Ankara seyahatinden rotayı az güneye kırmış Antalya’nın nezih bir beldesinde tatilde mi desek, ülkede havalar aniden soğudu, gecikmiş bir tatil pek sağlıklı olmasa gerek. Gerçi en çok tatiller İmamoğlu’na yakışıyor. Adamcağız tatile bir çıkıyor aniden ortalık karışıyor. Neyse, biz durduğumuz yerde durmaya devam edelim, Baştürk’te belki sorularımızı cevaplar. Biraz zor ama sabırla bekleyeceğiz. 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu