İSTANBUL (AA) - Sergide, Osmanlı'da ramazan ayında padişahın huzurunda yapılan Huzur Dersleri'ndeki notlar ve takip edilen tefsirlerin örnek yazmaları bulunuyor.
Serginin açılışından önce Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz'ın moderatörlüğünde, Prof. Dr. Mehmet İpşirli ve Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı "Huzur Dersleri" üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
İpşirli, Huzur Dersleri gibi her yönüyle çok önemli bir gelenek üzerine ilmi olarak fazla çalışılma yapılmamasının bir eksiklik olduğunu söyledi.
Huzur Dersleri'nde padişahın huzurunda Kur'an-ı Kerim'den bir ayet seçilerek onun üzerine verimli konuşmalar yapıldığını aktaran İpşirli, "Bunları Osmanlı kaynaklarından tespit ediyoruz. Öyle ki Sultan 4. Mehmed, iki önemli alim Vani Mehmed Efendi ve dönemin Şeyhülislamı Minkarizade Yahya Efendi'yi davet ederek, onların derslerini dinlediğini ve saray halkının da belli bir nizam ve kural dahilinde bu toplantıya katıldığı naklediliyor." dedi.
Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Sultan 3. Ahmed dönemindeki toplantılara padişahın şehzadesi olarak 3. Mustafa'nın katıldığını belirterek, "1755'te Sultan 3. Mustafa muhtemelen babasının zamanında katıldığı ve özlemini duyduğu bu ilim ziyafetini bir başlangıç sayarak geleneğe dönüştürüyor. Gelenek zaten Kur'an ayetinin yorumuyla oluyor ama meal şeklinde değil, bir ayet alınıyor ve onun üzerinde ilmi, fikri, kelami, fıkhi ve tasavvufi gibi birçok tahlille yorum yapılıyor." diye konuştu.
Huzur Dersleri'nin sürecine dair ise İpşirli, şu bilgileri verdi:
"Takdirde bulunan bir ayetin yorumu üzerinde konuşmayı yapan bir alim, karşısında da 8, 10 hatta bazen sayısı 12'ye çıkan müzakereci oluyor. Dönem olarak ramazanın ilk 10 gününde yapılıyor. Ulemada ekip seçildikten sonra evvela şeyhülislam inceliyor ve padişaha arz ediyor. Bu görüşmelerde zaman zaman tartışmalar, ikazlar oluyor. Böyle bir geleneğin çok iyi aydınlatılması, araştırılması gerekir. Henüz tam olarak aydınlatılmış değil."
"Bu dersler bazen hararetleniyor"Dr. Coşkun Yılmaz da Huzur Dersleri'nde okunacak sure ve ayetlerin 3 ay önceden belirlendiğine işaret ederek, "Muhataplara, müzakerecilere belirlenen ayetler ayrı ayrı veriliyor ve bu insanlar birbirini tanımıyor yani birbirlerinden haberleri olmuyor. Ancak vakit yaklaştığı, bir hafta gibi bir zaman kala haberleri oluyor. Bu dersler bazen hararetleniyor. Padişahın dersi terk ettiği oluyor. Dersin zamanı öğle ile ikindi arası. Meclise önce padişah sonra diğerleri giriyor. Sorular soruluyor, cevaplar veriliyor, yorumlar yapılıyor ve neticeye eriyor." dedi.
Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı ise derslerde incelenen ayet örneklerinden adalet ile ilgili olanın dikkatini çektiğini ifade ederek, "Padişahın da olduğu bir mecliste adaleti tartışıyorsunuz, üstelik bu ayeti padişah seçiyor. Bu derslere katılanlara baktığımızda Ayasofya Camisi, Fatih Camisi ve Beyazıt Camisi'nde icazet veren üstatlar katılmış." dedi.
Beydavi Tefsiri'nin Osmanlı ulemasının çok önemseyerek, medreselerde temel metin olarak okutulduğunu belirten Maşalı, "(Beydavi Tefsiri) Medreseler açısından baktığımızda bütün İslam ilimlerinin özünü bulabileceğiniz, fıkıh usulü, kelamı tartışmalar, Kuran-ı Kerim'de Cenabhakk'ın varlığına dair ispatlar, mezheplerin delillendirilmesi ve belagat konularındaki ilimleri tablet haline getirip muhatabına sunan bir metindir." şeklinde konuştu.
Maşalı, bugün üniversiteye girerken sınav yapıldığını ancak mezun olurken bir sınavdan geçmediğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Medrese usulünde ise öğrencinin ilmi hazmedip hazmetmediğini tefsir üzerinden ortaya koymuşlar. Okulu bitirme sınavı soruları Beydavi Tefsiri'nden oluşturulmuş. Medresenin icazetinden önce usul, din, kelam, felsefe, astronomi ve belagat gibi alanlarda öğrenci alması gerekeni almış mı almamış mı Beydavi Tefsiri ile ölçülür. Tefsir bu kadar önemlidir."
Sergi, ramazan ayında ziyarete açık olacak.
Muhabir: Ömer Mirza Şeker