TAHRAN (AA) - İran ile ABD arasındaki nükleer ve Yemen konusunda savaşa dönüşme riski taşıyan gerginliğin ardından iki ülkenin mektuplaşma trafiği sonrasında müzakere kararı çıktı. Bu karar, tarafların diplomatik çözüm arayışında olduklarını ortaya koydu.

Karşılıklı güven sorunları ise görüşmelerin başarıya ulaşmasının önündeki en büyük engel görünüyor.

Anlaşmadan 2018'de ülkesini tek taraflı çeken ABD Başkanı Donald Trump, İran ile doğrudan nükleer müzakere çağrısında bulunan bir mektubu geçen ay İran lideri Ali Hamaney'e gönderdi.

Bu süreçte bölgeye stratejik bombardıman uçakları dahil büyük askeri yığınak yapan Trump'ın tehditler de içeren mektubuna İran, Umman üzerinden yanıt vererek, “tehdit ve baskı altında doğrudan müzakere etmeyeceklerini yalnızca dolaylı görüşmelere hazır olduklarını” duyurdu.

Bu durum, iki ülke arasındaki güven krizinin ve dolayısıyla diplomatik çözüme olan mesafenin ne kadar derin olduğunu da gösteriyor.

Trump'ın baskıları sonuç verdi ve iki ülke müzakerelere başlayacaklarının haberini  7 Nisan'da verdi. İran,  görüşmelerin Umman'ın aracılığında dolaylı olacağında ısrar ederken ABD tarafı doğrudan görüşme yapacaklarını duyurdu. 

Tahran'daki diplomasi kulislerinde görüşmelerin öncelikle dolaylı başlayacağı daha sonra tarafların talepleri arasında uçurum olmazsa aynı gün içinde doğrudan görüşmelere döneceği bilgileri dolaşıyor.

Her ne kadar taraflar müzakereler konusunda anlaşmış görünse de sürecin başarıya ulaşma ihtimalinin önündeki karşılıklı güven sorunları, ABD'nin nükleer dışı konuları müzakerelere dahil etme isteği ve İsrail’in Tahran-Washington arasında varılacak muhtemel bir anlaşmayı akamete uğratma arzusu gibi önemli engeller bulunuyor.

"İran karşı tarafın ciddi olduğunu görmek istiyor"

Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulunan Tahran Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuad İzedi, İran'ın dolaylı görüşmede ısrar etmesinin sebebinin, özellikle ABD Başkanı Trump'ın ilk döneminde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmasına rağmen nükleer anlaşmadan ülkesini çekmesinin ve buna bağlı olarak ABD'ye güven duymaması olduğunu söyledi.

İki taraf arasında çok fazla anlaşmazlık olduğunu ve daha önce de bir arabulucu aracılığıyla sorunları çözmeye çalıştıklarını hatırlatan ve dolaylı görüşmelerin diplomaside sıklıkla tercih edildiğini belirten İzedi, "Mesela şu anda Rusya ile Ukrayna arasında doğrudan görüşmeler yapılıyor. Orada ABD arabulucu konumunda ve müzakere dolaylı gerçekleştiriliyor. Peki bu neden oluyor? Zira iki taraf arasında çok fazla görüş ayrılığı olduğunda yapılan dolaylı müzakereler, daha ilk görüşmede başarısızlıkla sonuçlanıp devam etmeyebilir. İran'ın daha önceki deneyimleri onlara bu yöntemin daha iyi olduğunu göstermiştir." diye konuştu.

İran'ın müzakerelerdeki hedefinin yaptırımların kaldırılması olduğunu söyleyen İzedi, "İran, nükleer programında kısıtlamaları kabul ediyor, bu sorun değil ancak buna karşılık ABD tarafı yaptırımların kaldırılmasını kabul etmezse müzakereler çok kısa sürede başarısızlıkla sonuçlanır. İran karşı tarafın ciddi olduğunu görmek istiyor." dedi.

İzedi, Trump'ın nükleer programın yanı sıra İran'ın balistik füze, savunma kapasitesi ve bölgesel nüfuzunu da müzakere masasında tutmakta ısrar etmesi halinde Tahran'ın bu konularda taviz verip vermeyeceğine dair ise şu değerlendirmede bulundu:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefat eden Arapça öğretmeninin cenaze törenine katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefat eden Arapça öğretmeninin cenaze törenine katıldı
İçeriği Görüntüle

"İran, balistik füze programı ve bölgesel politikalarında bağımsız olduğunu ve konunun Amerikalıları ilgilendirmediğini söylüyor. Nükleer alanda daha önce varılan nükleer anlaşmada kabul edilen kısıtlamaların yanı sıra yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer alanda bazı kısıtlamalara razı olmayı da düşünüyor ancak İran'ın bundan fazlasını yapacağını ve savunma kapasitesi ve bölgesel konularda taviz vereceğini sanmıyorum."

"Anlaşmanın imkansız olmadığını düşünüyorum"

Uluslararası ilişkiler uzmanı Saman Niyazi de İran'ın dolaylı müzakere istemesinin sebebinin ABD'ye güvenmemesi olduğunu belirterek, "Bu dolaylı müzakerelerin sonuçları, İran'ın müzakerelere devam etme ve kesin bir anlaşmaya varma yönündeki inisiyatifi için bir ön koşul teşkil etmektedir." dedi.

ABD Başkanı Trump'ın İran'a karşı askeri seçeneğinde Körfez ülkelerinin desteğini umduğunu ancak bu ülkelerin savaştan uzak kalmak ve mümkün olduğunda kalkınma sürecine devam etmek için ABD yönetiminin beklediği desteği vermediklerini söyleyen Niyazi, tarafların süreci artık diplomasiyle sürdürme kararı aldıklarını ifade etti.

Muhtemel bir anlaşmanın önünde güven sorunları gibi bazı engeller olduğunu vurgulayan Niyazi, "Mevcut durumu değerlendirdiğimizde Amerikan tarafının İran'ın ulusal çıkarlarına zarar verme arzusu olmadığı sürece bir anlaşmanın imkansız olmadığını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Saman Niyazi, İsrail'in İran'la müzakerelerde ABD'ye önerdiği "Libya modelinin" Tahran tarafından kabul edilmeyeceğini ve Tahran'ın nükleer programı dışında bir konuyu müzakere masasına getirmeyeceğini belirtti.


Muhabir: Ahmet Dursun

Kaynak: AA