İSTANBUL (AA) - Dünyanın farklı üniversitelerden bilim insanları yaklaşık 2 yıl boyunca atmosferik nehirlerin, Antarktika'da oluşturduğu etkileri üzerine çalışma yaptı.

Elde edilen veriler ve araştırma sonuçları, bilimsel dergi Nature Reviews Earth & Environment'te yayımlandı.

Yayında, Antarktika kıtasında sıcaklık rekorlarına ve ani buzul erimelerine neden olan temel mekanizmalardan birinin "atmosferik nehirler" olduğu belirtildi. Atmosferik nehirlerin, kıtanın kıyı kesimlerinde sıcak hava dalgalarını tetikleyerek buzullarda ani erimelere ve buna bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesine neden olduğu, iç kesimlerde ise yoğun kar yağışlarına yol açtığı tespitlerine yer verildi.

"Yılda 3-4 kez meydana gelmesine rağmen etkileri büyük"

Antarktika'daki araştırmalara Türkiye'den katılan akademisyenler, çalışmalarını AA muhabirine anlattı.

MEB, YKS 2018-2024'te çıkmış soru kitaplarını çözüm videolarıyla "MEBİ" platformunda yayımladı MEB, YKS 2018-2024'te çıkmış soru kitaplarını çözüm videolarıyla "MEBİ" platformunda yayımladı

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Ziyaretçi Araştırmacısı ve Şili Valparaiso Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Bozkurt, atmosferik nehirlerin tropikal bölgelerden kutuplara doğru su buharı taşıyan uzun ve dar hava akımları olduğunu söyledi.

Bu tür hava akımlarının yılda 3-4 kez meydana gelen nadir olaylar olmasına rağmen etkilerinin büyük olduğunu belirten Bozkurt, "Özellikle kıyı bölgelerde sıcaklık rekorlarını tetikleyerek buzulların hızla erimesine neden oluyor ve buna bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesini artırabiliyor. İç kesimlerde ise topografyanın yüksek olması nedeniyle şiddetli kar yağışlarına sebep olabiliyor." diye konuştu.

Şili'nin araştırma ekibiyle Antarktika'da yaptıkları 2 haftalık kamp çalışması sırasında üç büyük fırtına yaşadıklarını anlatan Bozkurt, "Bu fırtınaların tamamı atmosferik nehirlerin etkisiyle oluştu. Araştırmamızda meteorolojik istasyon verileri, uydu görüntüleri ve çeşitli veri setlerini kullanarak atmosferik nehirlerin buzullar üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde inceledik." bilgisini paylaştı.

Doç. Dr. Bozkurt, iklim değişikliğinin atmosferik nehirlerin etkisini artırabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Buharlaşma arttıkça atmosferdeki su buharı miktarı da yükselir. Bunun bir sonucu olarak atmosferik nehirler daha fazla nem taşıyor ve etkileri de daha şiddetli hale geliyor. Gelecek senaryolarda atmosferik nehirlerin daha sık ve daha güçlü olması bekleniyor. Bu da deniz seviyesindeki yükselmeyi hızlandırabilecek bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Çalışmamız, atmosferik nehirlerin iklim değişikliği senaryolarında mutlaka dikkate alınması gereken önemli bir faktör olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü bunlar sadece sıcaklık rekorları kırdırmakla kalmıyor, aynı zamanda deniz seviyesinin yükselmesine de katkıda bulunabiliyor."

Olumlu etkileri de var

Atmosferik nehirlerin kıyı kesimlere yağmur olarak düşerek buz erimesini hızlandırdığını, iç kesimlerde ise yoğun kar yağışı sağlayarak buzul kütlelerini artırabildiğini söyleyen Bozkurt, "Buzulların sağlığı ve devamlılığı açısından olumlu etki yaratabiliyor. Bu nedenle atmosferik nehirlerin etkilerini yalnızca olumsuz değil, bütüncül bir bakış açısıyla ele almak gerekiyor." şeklinde konuştu.

Bozkurt, atmosferik nehirlerin hem olumlu hem olumsuz etkileri dikkate alınarak, güncel ve yenilenmiş iklim modelleri geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Bu doğa olayının yalnızca Antarktika'da değil, dünya genelinde etkili olduğunu dile getiren Bozkurt, "Tropikal bölgelerden orta enlemlere ve kutuplara kadar farklı bölgelerde etkili olabiliyor. Orta enlemlerde, şiddetli yağmurlar ve fırtınalara neden olabilirken, kutup bölgelerinde sıcak hava taşınımıyla buzulların erimesine ya da kar yağışıyla buz kütlelerinin artmasına yol açabiliyor. Antarktika özelinde yaptığımız araştırmalar, bu etkilerin daha belirgin şekilde gözlemlenmesini sağlıyor." ifadelerini kullandı.

"Antarktika'ya yağışların önemli kısmını atmosferik nehirler taşıyor"

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Doktora Öğrencisi Burcu Boza da atmosferik nehirlerin Antarktika'daki benzersiz etkilerini inceleyen çalışmanın, gelecekte bu hava olaylarının nasıl evrileceğine ilişkin önemli projeksiyonlar ortaya koyduğunu belirtti.

Antarktika'nın dünyanın en büyük tatlı su rezervine sahip olmasına rağmen, düşük yağış miktarı nedeniyle aslında çöl özellikleri taşıdığını ifade eden Boza, "Antarktika'ya ulaşan yağışların önemli bir kısmı atmosferik nehirler sayesinde geliyor. Bu nehirler, tropikal bölgelerden yüksek enlemlere su buharı taşıyan uzun ve dar hava akımlarıdır. Ancak Antarktika'daki atmosferik nehirlerin izlediği yol ve taşıdığı nem miktarı, diğer bölgelerdeki atmosferik nehirlerden farklı ve benzersiz özellikler taşıyor." değerlendirmesini yaptı.

Boza, atmosferik nehirlerin Antarktika üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılmasının, küresel deniz seviyelerindeki değişimlerin doğru tahmin edilmesi açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

İklim modeli projeksiyonlarını incelendikleri çalışmada, Antarktika'daki atmosferik nehirlerin gelecekte nasıl değişebileceğine dair önemli bulgular elde ettiklerini aktaran Boza, "Bu araştırma, farklı ülkelerden bilim insanlarının ortak katkılarıyla yürütülen çok disiplinli bir çalışma. İstanbul Teknik Üniversitesinden biz de bu projede yer almaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz." dedi.

Tahmin modeli geliştiriyorlar

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Emir Toker ise atmosferik nehirlerin aşırı hava olayları arasında yer aldığını ve bu olayların önceden tahmin edilmesinin zor olduğunu söyledi.

Kutup bölgelerinde kullanılan mevcut yer sistem modellerinin hesaplama süreçlerinin karmaşık ve hata paylarının yüksek olduğunu belirten Toker, bu nedenle tahmin edilebilirliği artırmak için model geliştirme çalışmalarına odaklandıklarını kaydetti.

Toker, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu çalışmada, atmosferik nehirlerin yaklaşık 3 ila 5 gün öncesinden tahmin edilebilir olduğunu ortaya koyduk. Bu oldukça önemli bir gelişme. Antarktika’nın hassas ekosistemi ve doğası düşünüldüğünde, bu tür süreçlerin önceden bilinmesi büyük önem taşıyor."


Muhabir: Hikmet Faruk Başer

Kaynak: AA