BERLIN (AA) - El Yazidi, 15 Mart Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü vesilesiyle Almanya'daki İslam ve Müslüman düşmanlığına ve Alman hükümetinden beklentilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü'nün önemine işaret eden el Yazidi, böyle bir güne ihtiyaç duyulmamasını tercih ettiğini belirtti.
Mevcut durum ve gerçeklerin, Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) ve Müslüman düşmanlığının toplumda kabul edilebilir hale gelen insan düşmanlığı biçimine dönüştüğünü gösterdiğini, bunu insanlara hatırlatmak gerektiğini ifade eden el Yazidi, Almanya'da Federal Mecliste İslam dini kadar hiçbir dinin bu kadar kötü yaftalamadığını, Müslümanların "bıçaklayan" olarak itham edildiğini ve bunun alkışlanarak tepki gördüğünü anlattı.
El Yazidi, bazı kesimlerin bunu alkışlamadığını ancak toplumdan buna karşı büyük bir itiraz da gelmediğini söyleyerek, "Asıl sorun da bu." dedi.
Almanya'nın geçmişte saygı, hoşgörü ve din özgürlüğünü savunmasıyla tanındığını belirten el Yazidi, "Ancak Almanya, bu ülkenin tarihinden bildiğimiz ve geride bıraktığımızı sandığımız o çok korkunç birlikte yaşama biçimine doğru hızla dönüşüyor. Camilere saldırılıyorsa, Müslümanlar saldırıya uğruyor ve ayrımcılığa maruz kalıyorsa, o zaman öncelikle İslam değil demokrasimiz, değerlerimiz, anayasamız hedef alınıyor. Bunun anlaşılması lazım." ifadelerini kullandı.
"Empatiyi Almanya'da da görmek isterdim"Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki iki camiye 15 Mart 2019'da korkunç saldırı gerçekleştirildiğini ve aşırı sağcı teröristin 51 kişiyi öldürdüğünü anımsatan el Yazidi, Christchurch'te ziyaret ettiği cami imamının, o dönemki Yeni Zelanda Başbakanı'nın Müslümanlara empatiyle yaklaştığını ve bu hareketiyle toplumun bölünmemesini sağladığını anlattığını aktardı.
El Yazidi, "Kız çocukları ve kadınlar, başörtüleri nedeniyle her gün saldırıya uğradığında, camilere ve mezarlıklara saygısızlık yapıldığında, politikacılar Müslümanları neredeyse hiçbir ayrım yapmadan dünyada yaşanan tüm kötülüklerden sorumlu tutarken bu empatiyi Almanya'da da görmek isterdim. Bu olmuyor." diye konuştu.
Eski Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer tarafından ülkedeki Müslüman düşmanlığını araştırmak için kurulan uzmanlar komisyonunun tavsiyeler içeren ayrıntılı rapor hazırladığını anlatan el Yazidi, "Bu tavsiyeleri herhangi bir şekilde uygulamayı bırakın, hiçbiri işleme bile alınmadı." dedi.
Müslümanlar, Almanya'yı terk etmeyi düşünüyorİçişleri Bakanlığının bu raporu sadece internet sayfasına koyduğunu ve olayın bittiğini belirten el Yazidi, "Bu, beni şahsen çok üzüyor ancak Almanya'daki pek çok Müslüman'ı da tedirgin eden bir şey. Yapılan tartışmalardan dolayı burada okumuş, burada büyümüş, burada sosyalleşmiş birçok Müslüman'ın, artık burada kendilerini evlerinde veya güvende hissetmediği için Almanya'yı terk etmeyi düşündüğü bir durum var." ifadelerini kullandı.
El Yazidi, bunun üzerinde konuşmak yerine, Almanya'nın sözde "İslamlaştırılması" veya gerçekleri tamamen göz ardı eden göç konusunda sahte tartışmaların yürütüldüğünü kaydetti.
Müslümanların katkıları takdir edilsinMüslümanların, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'yı inşa ettiğini, kendilerini bu ülkeye adadıklarını ve refahına katkıda bulunduklarını vurgulayan el Yazidi, Müslümanların yaptıklarının takdir edilmesini istedi.
El Yazidi, araştırmayı hazırlayan uzman komisyonunun tavsiyelerinden birinin de hükümetin Müslümanlar için bir sorumlu görevlendirmesi olduğuna işaret ederek, Alman hükümetinin birçok alanda 35'ten fazla sorumlu atadığını ancak Müslümanların yaşamı için, Müslüman düşmanlığına karşı mücadelede sözcü olarak görülebilecek bir sorumlunun atanmasının reddedildiğini dile getirdi.
Almanya'da kurulacak yeni hükümetten Müslümanlar için bir sorumlunun atanmasını istediğini belirten el Yazidi, "Kimse burada mücadele etmeye değer bir olayla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek istemiyor ancak buna karşı durmak ve mücadele etmek gerekiyor. Bu, yeni federal hükümete yönelik en büyük ricam, ama aynı zamanda en büyük talebimdir." dedi.
Herkesin, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisine karşı "yangın duvarının" oluşturulmasından söz ettiğini ancak AfD'nin söylemlerinin Federal Mecliste ve tüm eyalet meclislerinde yaygın olduğunu ifade eden el Yazidi, "Tüm partiler, bu (AfD'nin) söylemleri benimsemeye çalışıyor. Asıl büyük tehlike de budur. Eğer burada düşünce değişikliği olmazsa demokrasimiz gerçekten tehlikedir." şeklinde konuştu.
El Yazidi, AfD'nin genel seçimlerde oylarını iki katına çıkarmasının sadece bu partinin kendi başarısı olmadığını, bunun köklü ve demokratik partilerin kararlılık göstermemesinden kaynaklandığını belirtti.
Demokratik partileri aşırı sağcı söylemlerle seçim kampanyası yürütmemeleri konusunda uyaran el Yazidi, "Eğer aşırı, radikal ve sağcı kesimlerden oy toplama yarışı varsa insanlar, her zaman orijinalini tercih eder, kopyayı değil. Siyaset bunu anlamalı." yorumunu yaptı.
El Yazidi, "tehlike çanlarının" çaldığını ifade ederek, yerleşik partilerde siyaset yapanların Almanya'da "saatin 12'ye 5 dakika kaldığının" farkında olmadığını dile getirdi.
2024'te Almanya'da Müslümanlara karşı 1500'ün üzerinde saldırıAlmanya İçişleri Bakanlığı, Şubat 2025'te Sol Partinin soru önergesine verdiği cevapta, ülkede 2024'te Müslümanlara ve onların mekanlarına karşı 1554 suç eyleminin gerçekleştiğini bildirmişti. Bunların 54'ünün camilere yönelik saldırılar olduğu kaydedilmişti.
Nihai rapor gelecek aylarda açıklanacağından bu sayının daha da artacağı ifade ediliyor.
Uzmanlar, çoğu mağdurun şikayette bulunmaması nedeniyle birçok suçun kayda geçmediğine ve gerçek sayıların daha yüksek olabileceğine işaret ediyor.
Muhabir: Erbil Başay